TANI, RİSK FAKTÖRLERİ ve GENEL TAVSİYELER:
12-18 Kasım bütün dünyada diyabet
haftası olarak kutlanıyor. Diyabet hastalığının belki de en etkili tedavisi, hastalık daha başlamadan konu hakkında bilinçlenmekten geçmektedir. Yetişkin diyabeti olarak da bilinen Tip-2 diyabetin
öncesinde vücutta insülin direnci, ya da metabolik sendrom olarak bilinen riskler bütünlüğü oluşmaya başlar. Araştırmalara göre Türkiye’de 30 yaş üzerindeki erkeklerin üçte
biri, kadınların ise yarısı metabolik sendrom durumundadır. Doktorlar diyabet teşhisini genellikle açlık kan glükozu 126 mg/dl üzerine
çıktıktan sonra koyarlar ve tedavilere bundan sonra başlanılır. Ancak insülin
direncinin kriterleri şunlardır (1):
·
Açlık kan glükozu 85 mg/dl üstü
·
Açlık insülini 5 İÜ/L üzeri
·
C-Reaktif proteini 0,5 mg/dl den fazla
O nedenle bir sonraki genel
tahlillerinizde bu değerleri öğrenmeyi unutmayın.
Bununla birlikte insülin
direncinin genel risk faktörlerini de göz ardı etmeyin. Bunlar (2):
ü Bel/kalça
oranı:
o
Kadınlarda 0,85 ve üzeri
o
Erkeklerde 0,95 ve üzeri
ü Yüksek
tansiyon: Sistolik ve diastolik basınçlarınızın 130/85 mm/Hg’dan fazla olması
ü HDL
kolesterol:
o
Kadınlarda 50 mg/dl den düşük
o
Erkeklerde 40 mg/dl den düşük
ü Trigliserid
150 mg/dl den yüksek..
Beslenme konusunda uzmanların
genel yaşam tarzı önerileri şöyle (1):
·
Rafine şeker, glikoz/mısır şurubu ve beyaz un
içeren gıdaları en aza indirin.
·
Omega-3 tüketiminizi arttırın. (Deniz balığı ve
balık yağları)
·
Taze sebze ve meyve tüketiminizi çoğaltın
(vitamin, mineral, antioksidan)
·
Probiyotiklerden zengin gıdalar almaya gayret
edin (Kefir, ev turşusu, boza vb.)
·
Hava kirliliği, toksin ve radyasyondan
olabildiğince uzak durun (ara ara köye gitme, doğa yürüyüşleri vb.)
·
Yeterince güneşlenin (D-vitamini)
·
Yeterli ve doğru egzersiz yapın!
Özellikle Tip-I diyabetli
hastalar için egzersiz programı hazırlamak kolay bir süreç değildir. Spor eğitmenlerinin bu hususta yeteri kadar eğitimli ve tecrübeli olmaları gerekir. Örneğin pek az fitness eğitmeni, şeker hastasının spordan önce kan şekerini ölçmüş olması gerektiğini ve bu değerin belli bir limitin altında olmaması gerektiğini bilmektedir (2). Bu konu üzerinde durulması gereken ciddi bir
konudur, 2009 maratonunda yaşanan tepkisel hipoglisemiye bağlanan bayılmalar bu
durumla özdeştir. Bilindiği gibi tepkisel hipoglisemi, şeker hastalığının iki
adım öncesidir.
DİRENÇ VE AEROBİK EGZERSİZ KARŞILAŞTIRMASI:
Egzersizin uzun dönem glisemik
kontrolünü iyileştirdiği ve insülin ihtiyacını azalttığı biliniyor. Ancak
yukarıda da bahsettiğimiz hipoglisemik durum korkusu hastaları düzenli ve
yüklenmeli egzersiz yapmak konusunda negatif yönde etkileyebilir. Araştırmalar,
yapılan egzersiz tipinin oluşacak kan şekeri düşüklüğüne önemli oranda etki
ettiğini gösteriyor. Ottawa Üniversitesi fizyoloji araştırmaları bölümünde
yapılan bir çalışma direnç (ağırlık) çalışmalarının kan şekerini kademeli
olarak düşürdüğünü, ancak aerobik egzersizlerin ani olarak düşürdüğünü
göstermiştir. Aynı araştırma egzersiz sonrası dinlenme periyodunda ağırlık
çalışanların kan glükozunun sabit aralıklarda kaldığını, ancak aerobik
antrenman uygulayıcılarının kan glükozunun yükseldiğini göstermiştir (2).
Benzer bir başka araştırma,
aerobik egzersiz öncesi ağırlık çalışması yapıldığında:
1.
Egzersiz sırasında glükoz konsantrasyonunun daha
yavaş azaldığını
2.
Hipoglisemik vakaların azaldığını
3.
Karbonhidrat desteklerine olan ihtiyaçların
azaldığını
…göstermiştir(3).
Bu araştırmalardan aerobik
egzersizlerin diyabetli hastalar için daha zararlı olduğu ya da yapılmaması
gerektiği anlamları çıkarılamaz. Aerobik dayanıklılık çalışmalarının enerji
metabolizmasını düzenlediği, kaslara oksijen ve kan getiren kapiller
yoğunluğunu arttırdığı, kas içi mitokondri konsantrasyonlarını yükselttiği ve
vücut kompozisyonunu olumlu yönde geliştirdiği defalarca gösterilmiştir (4).
Ancak diyabetli hastaların sadece aerobik egzersizlere yönelerek ağırlık
çalışmalarını atlaması ya da azaltması kan şekeri kontrolünde zorluklar
yaratabilir. Bu iki egzersiz türünün kombinasyonu en etkili yaklaşımı
doğuracaktır.
Unutulmaması gereken bir konu da,
gerek direnç çalışmalarının, gerekse dayanıklılık çalışmalarının her ikisinin
de iyi bir denge ve mobiliteye bağlı olduğudur. Bu nedenle hem diyabet
hastaları, hem de genel popülasyonun uzun süre sakatlanmadan egzersiz
yapabilmeleri için haftanın 1 ya da 2 günü özel fleksibilite ve mobilite
çalışmalarına yer ayırması kritik değer taşır.
REFERANSLAR:
2. Yardley,
JE, Kenny, GP, Perkins, BA, Riddel, MC, Balaa, N, Malcolm, J, Boulay, P,
Khandwala, F, and Sigal, RJ. Resistance versus Aerobic exercise: Acute effects
on glycemia in type 1 diabetes. Diabetes Care 36(3): 537-542, 2013.
3. Yardley,
JE, Kenny, GP, Perkins, BA, Riddel, MC, Balaa, N, Malcolm, J, Boulay, P,
Khandwala, F, and Sigal, RJ. Effects of performing resistance exercise before
versus after aerobic exercise on glycemia in type 1 diabetes. Diabetes Care
35(4): 669-675, 2012.
4.
Essentials of Strength Training and
Conditioning, Thomas R. Baechle, Roger W. Earle, 3rd Edition, 2008